Cenk Kayakuş Seti (5 Kitap Takım)
1.175,00 TL
705,00 TL
Kategori
Marka
Stok Kodu
900100100110
Yazar
Basım Dili
Türkçe
Kapak Türü
Karton kapak
*75,71 TL den başlayan taksitlerle!
Cenk Kayakuş Seti (5 Kitap Takım)
- Uçuş 345
- Hazine
Uçuş 345
30 Ocak 1975. İzmir - İstanbul Seferini Yapan 345 Sefer Sayılı Türk Hava Yolları Uçağı Marmara Denizi'nde Sulara Gömülür.
Bugün, kazanın üstünden yıllar geçmesine rağmen uçak enkazı hâlâ Marmara Denizi'nin suları altında, içindeki mürettebat ve yolcularla birlikte yatmaktadır.
Kazayla ilişkisi olan kişilere gönderilen isimsiz bir zarf ve zarfın içinden çıkan gizemli kaset ise olayın kırk yılın ardından tekrar gündeme oturmasına neden olur. Üzerinde sadece '345' yazılı olan kasetlerden biri Hakan Geda'nın ilgisini çektiğinde, kazadan altı ay kadar önce başlayan Kıbrıs Barış Harekâtı'na ve kökenleri ise Avrupa Hun İmparatorluğu'na kadar giden büyük bir gizemin kapıları ağır ağır açılmaya başlamıştır bile.
Piri Reis'in Sırrı adlı romanıyla yazılı basında adını sıkça duyuran ve okurların ilgisini hayli çeken Cenk Kayakuş, bu son romanında ise Türkiye'nin ilk ve tek denize düşen sivil uçağı olan TK 345 sefer sayılı uçağı konu ediniyor. Enkazının ve yolcularının bugün dahi Marmara Denizi'nin suları altında olduğu bu gizemli uçak kazası, Kayakuş'un mükemmel kurgusuyla birlikte soluk kesen bir maceranın başlangıcını oluşturuyor.
"Bir an önce son sayfasına ulaşmak isteyeceğiniz gizem dolu bir bulmaca.”
ESQUIRE
"Kendi tarihimize ait bu son derece gizemli uçak kazası, bir de Cenk Kayakuş’un kaleminden okunmayı fazlasıyla hak ediyor.”
SABAH
Kayıp Kıta
Aralik 1936, Çankaya Köşkü
Türk Tarih Tezi üzerinde çalışmalar yapan Mustafa Kemal Atatürk’e önemli ve son derece gizli bir paket gönderildiği haberi ulaşır.
Nİsan 2015, Dolmabahçe Sarayi İstanbul Boğazı’nda yaşanan bir gemi kazası sonucu depo temelleri hasar gören Dolmabahçe Sarayı’nda binlerce yıllık antik tabletler ortaya çıkar.
Ulusal Arkeoloji Kurumu'nun davet edildiği ve Hakan Geda’nın tabletleri incelemek üzere katıldığı bir toplantı sırasında büyük bir saldırı yaşanır ve antik tabletler kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılır. Bu olaydan yalnızca iki hafta sonra İstanbul şiddetli bir depremle sarsılmaya başlar. Marmara fayı kırılmış ve beklenen felaket gelmiştir.
Bütün Türkiye’yi dehşete sürükleyen depremin ardından dünyanın farklı yerlerinde başka doğa olayları da yaşanır. Peki tüm bunların Atatürk’ün tarih çalışmaları ve Dolmabahçe Sarayı’nda orta- ya çıkan antik tabletlerle ilgisi nedir?
İpuçlarını birleştirmeye çalışan Hakan Geda, hükümetin desteği ile Moğolistan’ın ıssız topraklarında hayatı pahasına bir maceraya atılır. Gobi Çölü’nün derinliklerinde karşılaştığı gerçekler ise Atatürk’ün araştırmalarından günümüze kadar devam eden olayların nihai noktasıdır ve tüm dünya korkunç bir teknolojiyle karşı karşıyadır.
Gerilimli olay örgüsü ve her sayfaya yayılmış nefes kesici aksiyonuyla Kayıp Kıta, Cenk Kayakuş’un macera romancılığında geldiği noktayı bir kere daha vurguluyor.
Hazine
1. Dünya Savaşından Bu Yana Saklanan Büyük Sır Ortaya Çıkıyor!
Ağustos: 1915 Gelibolu Çanakkale Savaşı sırasında efsanevi Barbaros Hayreddin zırhlısı İngiliz HMS E11 denizaltısı tarafından Gelibolu’da batırılır. İçinde taşıdığı sırlar onlarca yıl gün yüzüne çıkmayacak şekilde boğazın karanlık sularına gömülür.
Mayıs: 1944 Karadeniz Hava Sınırı Türk yapımı Nu.D-38 yolcu uçağı Ankara-İstanbul arasında gerçekleşen gizli bir görev seferi esnasında karşısına çıkan iki Alman savaş uçağı tarafından kaçırılır. Uçağın taşıdığı önemli belgeler tüm mürettebatla birlikte ortadan kaybolur.
Günümüz: Bir reklam ajansı yöneticisi olan Sibel Akas isimli genç bir kadın, yıllardır yaşadığı evinden taşındığı sırada, belki de çocuklarının doğumundan bu yana dokunmadığı eski eşyaların arasında dedesinin askerlik döneminden kalma bir günlük bulur.
Ulusal Arkeoloji Kurumu Proje Başkanı Hakan Geda ve ekibi, tarihin farklı dönemlerinde yaşanmış olan bu üç olayın birbirleriyle nasıl bir bağlantısı olduğundan habersiz, Bodrum’un güneybatısında kapsamlı bir arkeolojik kazı çalışması yürütmektedir. Hakan, kazıdan fırsat bulup da kafa dinlemek için teknesiyle bir akşamüstü denize açıldığı sırada Suriyeli mültecileri taşıyan bir teknenin alabora olduğunu görür ve mültecileri kurtarmaya girişir. Kazı, o günlerde Ege’de benzerleri defalarca yaşanan bu trajik olayın etkisiyle sarsılırken, Hakan’a Ulusal Arkeoloji Kurumu’nun yöneticisi İsmet Arhan’dan önemli bir telefon gelir. Eski eşyaların arasında bulunan günlük, yıllar önce yapılan gizli Nu.D-38 seferini ve uçağın hiçbir şekilde kayda geçmeyen kaçırılma hikâyesini anlatmaktadır.
Cenk Kayakuş, sizi bir kere daha tarihin farklı dönemlerine götürüyor ve her sayfası gizem dolu muhteşem bir macera sunuyor.
Piri Reis'in Sırrı
Kanuni Sultan Süleyman'ın Gizemli Keşfi, Piri Reis'i Hint Okyanusu'nda Büyük Bir Arayışa Sürüklüyor!
Türk tarihinin en önemli karakterlerinden biri olan ve çizdiği dünya haritası ile ünlenen Piri Reis’in yaşamının son yıllarında, dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle büyük bir hazinenin peşine düştüğü ortaya çıkar. Öte yandan da gizemli bir tarikat bu keşfin üzerine harekete geçer ve konuyla yakından ilgili olan ünlü bir tarih profesörünü kaçırır.
Piri Reis, 1513 tarihli ünlü haritasının ortaya çıkan parçasında bu hazine ile ilgili ipuçları bırakmıştır ve tarihin seyrini değiştirecek bir keşfin yapılması işten bile değildir. Hakan Geda, elindeki ipuçlarını birleştirmeyi başardığında, tarihin derinliklerine uzanan tehlikeli bir maceranın tam ortasına düştüğünü fark eder.
Peki ya hazinenin peşinde olan tarikat üyelerinin gücü, Hakan’ın önüne geçecek ve bu keşfi engellemeye yetecek mi?
Önce İstanbul’dan Antalya’ya, oradan da Hint Okyanusu’na kadar uzanan soluk kesici bir macera daha sizi bekliyor. Cenk Kayakuş, bu romanında yine tarihin tozlu sayfalarına saklanmış derin bir sırra dikkat çekiyor ve okurlarını gizemle sarmalanmış muhteşem bir maceraya davet ediyor.
"Umut, kimilerinde ters çevrilmiş kırık bir kum saatinden dökülüp giden tanelerden bile hızlı tükenir. İnançlar yerini endişeye bıraktığında tüm mücadele ortadan kalkar, zihnin içinde tek yönlü bir savaş başlar. Aklın cepheleri teker teker istila edildiğinde, delirmek gerçeklikten sıyrılmanın en kolay yoluna dönüşür.”
Son Firavun
Yavuz Sultan Selim, 1517 yılında Mısır’ı fethettiğinde Mısır firavunlarına ait görkemli bir mezar odası keşfeder.
İkinci Dünya Savaşı’nın son aylarında ise İngilizlere ait bir deniz uçağı gizli bir görev uçuşu için Süveyş Kanalı’ndan havalanır. Uçak taşıdığı gizemli kargoyla birlikte Sahra Çölü’nün ıssız topraklarında ortadan kaybolur. Ve günümüzde, Yavuz Sultan Selim’in Topkapı Sarayı’nda sergilenen tılsımlı gömleğinde, yüzyıllar önceki keşfine ait heyecan verici ipuçları ortaya çıkar. Peki farklı dönemlere ait bu üç gizemli olay birbiriyle nasıl bağlantılıdır?
Cevapların peşine düşen Hakan Geda, Mısır arşivlerinde araştırma yapmak için radikal İslamcı terör örgütü HALAS’ın alevlendirdiği ayaklanmalarla çalkalanan Kahire’ye doğru yola çıkar. Ancak bilmediği bir şey vardır: Örgüte finansman bulmak için Orta Doğu’daki tarihî eserleri yağmalayan HALAS da Yavuz Sultan Selim’in gizemli keşfinin peşindedir. Hakan Geda, kayıp mezar odasını bulmak için zamana karşı yarışırken, kendisini çok geçmeden tehlikeli bir hazine avının içinde bulur. Karşısındaki düşman bu sefer hiç olmadığı kadar büyüktür.
Cenk Kayakuş’un her sayfası heyecan dolu yeni romanı Son Firavun, okuyucuları bir kere daha tarihin gizemleriyle örülü unutulmaz bir macerada buluşturuyor.
"Yavuz Sultan Selim, Mısır’ı fethettiği zaman yalnızca Memlûkleri ortadan kaldırmadı, binlerce yıl önce Nil Nehri boyunca yaşamış kadim bir kültürün de tek hâkimi olmayı başardı.”
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!